Akdeniz için kazığı yiyen de rüzgarı yiyen de şereflidir!!!
Şimdi sırada da iki kaptanın rutin Akdeniz seyirlerinden bir demet...(Politikacı gibi girdim trt müzik spikerine bağlayarak bitirdim...)
- Phoenix, dönüşünüz ne zaman?
- 2 ay sonra.
- Aurastel, dönüşünüz ne zaman?
- Eylül 15.
Dönüş
tarihlerini hep öğrenmek istiyoruz da bir defa da sorduk mu nerelere
gideceksiniz, ne yiyecek ne içeceksiniz diye… Önce kaptanlık mesleklerinden
girizgah yaparak Yunanistan, Hırvatistan, İtalya'ya kadar
olan rota tavsiyelerini soruyoruz Cihan Eser ve Mehmet Baylan’a. Umarız onların
tercihleri yatçılar için güzel bir yol haritası seçeneği olur. (ikisi de büyük şiveli Bodrumludur anlamadığınız yer varsa işaretleyin sonra sorarsınız)
Kaptan
kime denir?
Mehmet
Baylan - Kaptan denizci sıfatını almak için ömrünü denize adamış,
sorumluluk almaktan çekinmeden doğaya karşı mücadele etmekten haz duyan
,özlemlerini hasretlerini dizginleyebilen, deniz kızları gerçek olsa karaya
adımımı atmam diyen ve işini bir yaşam biçimi olarak kabul eden insan
topluluğudur. Ha bir de şu var ki; bizler bir ayağı karada kaptanlarız, yaptığımız
işin yarısı denizcilikse diğer yarısı da turizmdir.
Cihan Eser
-
Deniz turizminde kaptanı daha farklı yorumlarım. Kaptan sorumluluğunun içine
daha fazla özel sorumluluk, uyumluluk daha çok organizasyon, daha çok
samimiyet, daha çok güven, daha çok pratiklik girer. Yat kaptanlığı bu yüzden çok
daha farklıdır. Misafirlere ve personele karşı hiyerarşi değil daha yumuşak bir
tutum sergileyen bir kişilik gerektirir. Kısaca “Gemisini yürüten KAPTANDIR!” diyemeyeceğim.
Wait for us whiteseaasdfghjkl:) |
Biriniz
motoryat diğeriniz yelkenli kullanıyorsunuz. Ege ve Akdeniz’de saat kaçta seyre
başlamak makbuldür? Hakikaten Akdeniz’in denizi deli midir? Yoksa deli olan Karadeniz
miydi? Bilemedim şimdi. Şöyle sorayım; Akdeniz ve Ege’nin karakterini nasıl
tanımlarsınız?
M.B. Benim
ağalar (patronlar) yelkeni de denizi de iyi bilen seven insanlar, dolayısıyla
motoryatların sabahın erken saatlerinde geçtikleri yerleri biz rüzgarın esmeye
başladığı denizin kudurduğu zamanda geçiyoruz. Şeytanın karı boşladığı zamanda
yani. Ege Denizi’nde güvenli seyir edecekseniz en makbulü sabahın erken
saatlerinde başlayıp öğlen olmadan gece konaklayacağınız yere demirlemektir,
malum meltem sezonu. Fakat belirttiğim gibi bizde bu durum tam tersidir. Akdeniz
ve Ege Denizi şımarık, yerinde duramayan afacan küçük çocuklar gibidir. Akdeniz
diğerine göre “Dur oğlum, fazla ileri gittik!” diyen sorumlu kardeştir. Ege
evin küçük şımarık oğludur ama bir o kadar da afacan ve sevimlisidir.
C.E. Batı
Akdeniz’in Mistral’i, Scirocco’su, Ege Denizi’nin Meltem’i benim için bayağı bir
meşhur. En iyisi teknolojiyi kullanarak havaya göre misafirlerimizin rahat bir
tatil yapmasını sağlamak. Havadan dolayı bir yerde kalmak zorunda kaldıysak
alternatif şeyler düşünmeliyiz. Bu noktada kaptan ve personeli önem kazanır. “Akdeniz
salavat getirtir, Ege perişan eder.” diyebilirim.
Astipalya |
Buradan
goyveriyon İstanköy… Sonra? Size göre Yunan Adaları’nın enleri nereler? En
turistik? En sakin? En pahalı? Rüzgarı pek fena? Vs…
C.E. Yunanistan’ın
Batı tarafı sakinlik yönünden çok güzel, Ege tarafı çok turistik. Biz Türkler çok
seviyoz, bir de evi sırtında gezenler.
M.B. Ben sakin,
turizmin mahvetmediği doğal güzelliğini koruyan adaları beğeniyorum. Örnek
verecek olursak Kefalonya, Milos, Gaidharos, değişik mimarisiyle Symi, Anafi ve
tabii ki Girit. En turistikleri Santorini, Rodos, Mikenos, Korfu, Paros, Samos,
Patmos ve nudistlerin adası İos ve Zacyhintos. Bu saydığım adalar aynı zamanda
en pahalı adalar listesinde başı çekmekteler. Yazın meltem sezonu ile rüzgarsız
Yunan adası yoktur ancak daha az olanlar hangileri derseniz; güneydeki adalar
ve Mataban (Mora) etrafındaki adalar idare eder. En sakin ada ise bizler
tarafından eşek adası olarak bilinen Gaidharos. Açık ara birinci sırada bence.
Sadece bir iki taverna, beş altı hane nüfus ama eşsiz bir koy ve turkuaz rengi
deniz.
her yunan adası dendi mi karşımıza çıkan o malum görüntü |
Santorini eşekleri |
Nedir
bu Mikonos ve Santorini merakı? Orada nerelere bağlanırsınız? Genel olarak Akdeniz’deki
marinalardan memnun musunuz? Birkaç restoran ismi de tavsiye etseniz dadından
yenmez…
C.E. Hakikaten
güzel yerler. Mikonos’un gece yaşantısı ve Delos Adası’ndaki tanrıların mezarları,
bakir küçücük koyları, denizi çok güzel. İnsan kendini özgür ve çok rahat
hissediyor. Santorini… Güneşin batışı bir başka bu volkanik adada. Liman yok, şamandıralarda
sallanır durusun. Amma el yapımı şarabı çok güzel. Anafi’ye gidin, turkuaz
denizi harika. Lokanta olarak yalı gıyında hangi lokantaya gidersen git deniz ürünleri
taze ise memnun olursun. Şarabı da ev yapımı ise gel keyfim gel. Gazeteye çıkan,
hakkında makale yazılan lokantalar pahalı olabiliyor.
M.B. Mikonos…
Valla milletin bu adada ne bulduğunu anlamış değilim. Yunanistan turizminin “Mekkesi”
olarak kabul ediliyor ama nedenini anlayamadığım turizmin mahvettiği bir garip
ada. Dar sokakları, mavi beyaz evleri zaten tipik Yunan mimarisi. Ada halkı
kendi arasında bile İngilizce konuşuyor artık. Yüksek sezonda taksi bulmak
samanlıkta iğne aramaktan farksız, barınacak marina ve liman olmayışı da
cabası. Adanın güneyinde barınabileceğiniz birkaç koy mevcut ama limanı dar ve
boş yer bulmak neredeyse imkansız. Meltem, kucağında patlayan gereksiz ada. “Nü
olarak güneşlenmek istiyorum.” diyorsanız, Mikonos Paradise Beach tam biçilmiş
kaftan.
Santorini, ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken volkanik
ada. Karşıdan görüntüsü “vay be” dedirten ama şehre çıktığınızda Mikonos izlenimini
veren doğa harikası. Girit’ten sonra sanırım en kaliteli şaraplar bu adada
yapılmakta, “Şarap Müzesi” ise gidip görülesi yeri. Şehir kraterin tepesinde. Ulaşım
10 dolara katır, eşek, at veya teleferikle yapılabiliyor. Kesif tezek kokusu
yürümeyi zorlasa da yaya da çıkılabilir. Kalabileceğiniz birkaç nokta var; acenteniz
yoksa tonozlara bağlanmak mümkün değil ve sürekli sallanmayı göze alacaksınız.
Çok korunaklı değil, içeriye girip çıkan kruvaziyer gemilerin dalgası ile daha
rahatsız edici bir yer.
Finikia daha sakin, Thriya 4-5 mil mesafede. Yaşlı bir Yunan
pancar motor teknesiyle gelip sizin tonozunu bağlar, sonra 100 avro toka eder. Burada
şehre ulaşım sadece katır sırtında ya da yürüyerek...
Yüksek sezonda acentasız hiçbir marinaya girmek mümkün
değil. Gemicilere verdiğiniz 500-600 avro bahşişler ise cabası, aman sizinkiler
duymasın, adamlarda bir doymuşluk var ki sormayın! Burunlarından kıl
aldırmıyorlar, kapris tavan yapmış. Biliyorlar ki siz çıksanız 100 kişi sırada
bekliyor, dolayısıyla umurlarında değilsiniz. Yalnız İtalya’da ve Fransa’da
birkaç marinada dikkatimi çeken bir şey oldu: Her gün sabah oranın yüksek tirajlı
gazeteleri ve İngilizce yayınlar teknenize bırakılıyor ve her teknenin
kendisine ait çöp konteynırı bulunuyor ama yine de bir D-Marin Turgutreis
değil. Ben gittiğim yerde turistlerin tıka basa doldurduğu yerlerden ziyade
yerel halkın tercih ettiği salaş mekanları tespit etmeye veya yerel esnaftan
öğrenmeye çalışırım. Genellikle tavsiyelerinin yüzde 70-80’i doğru çıkar.
Zatun - Hırvatistan |
Corint |
Montenegro |
Yunanistan’dan
direkt çizmenin ucuna mı geçiyorsunuz yoksa Adriyatik’te mi seyrediyorsunuz? Hırvatistan
ve Slovenya’da nerelere bağlanalım? Sibenik’teki D-Marin Mandalina Marina’ya
gittiniz mi?
M.B. Size
bağlı… Mataban’ı dolaşmak hem yolu uzatıyor hem de sıkıntılı, dolayısıyla
paraya kıyıp Korint’ten geçmek daha akla uygun ama Mora Yarımadası da boş
geçilmemeli, mutlaka görülmelidir ki her yerinden Osmanlı mimarisi fışkırmakta…
Son beş yıldır moda; Adriyatik, Hırvatistan, Venedik. Montenegro, Slovenya ve
Arnavutluk yeni yeni kabuğundan sıyrılıp turizme arz ettiler. Hırvatistan ise
herkesçe malum. Split, Dubrovnik, Zadar, Hvar, Sibenik gibi önemli turizm
merkezlerine sahip. Mandalina Marina’ya bu yaz gidiyorum kısmetse, 3 aylık
rezervasyon yaptık.
C.E. Havaya
ve yakıt durumuna bağlı, bir de zamana. Kaptan verir kararı. Slovenya’ya zaten
temmuzdan önce gitmemek lazım. Güzel yerler de, çok yağmurlu oluyor. Buralarda
yatınızı sokup bağlayabileceğiniz her koy güzel. Bora denilen rüzgarlara dikkat
etmek gerekiyor. D-Marin Mandalina Marina’da 10 gün kaldım. Çok güzel bir
marina. Marina müdürü Artun Bey’e gerek ilgisinden gerekse misafirperverliğinden
dolayı tekrar çok teşekkür ederim.
Sibenik |
Sibenik |
Geldik
İtalya’ya..Burda hangi limanları tavsiye edersiniz? Bağlama ücretleri nasıl?
Palamar hizmeti ücretli mi? ve bürokratik işlemler kolay mı?.Bir de
kişisel olarak ben Amalfi’yi merak ediyorum.
M.B. İtalya'da
tabii ki mafyanın doğum yeri Sicilya'dan başlayarak kuzeye doğru yol almak
oldukça eğlencelidir.belli başlı sayacak olursak ;
Sicilya da Sirracuza ve Etna yanardağını içinde barındıran Catania ki sahil şeridinden
bile tepesi daima dumanlı fokurdayan Etna'yı görmek eşsiz bir
tecrübedir.ardından messina kanalından geçip korku filmindeymişsin gibi
hissettiren stronboli volkanik adası eşsiz bir diğer tecrübedir,burası da etna
gibi sürekli aktif patlamaların yaşandığı volkan adasıdır.daha sonra Capri, Ischia, Ponza, Amalfi, Napoli, Roma, Sardinia Adası, Elba Adası, Laspezia, Genoa, Portofino
vs aklıma gelenler şimdilik bunlar. Sardinya adası sanırım Akdeniz'in en pahalı
marinalarını içinde barındırmakta.Marina ücretleri Türkiye ile kıyas olmucak
şekilde pahalı. Liman görevlisine bahşiş vermek sanırım gelenek haline gelmiş
almadan gitmiyorlar. Capri'de kalabileceğiniz iki yer var marina Piccola ve Marina Grande ki burası ana limanıdır. Yerleşim tepelerde kurulu bir diğer
gereksiz abartılmış ada.
Amalfi ise görülesi mükemmel yer.Tek kusuru limanı
veya korunaklı demirleme yeri olmayışıdır.küçük bir liman vardır ki orası da
yerel balıkçılar ve botlar tarafından
zapt edilmiştir. şehre karşıdan bakmak bile bu eziyeti unutturur.Etrafa yayılan
nefis İtalyan mutfağının kokusu da cabasıdır.
C.E. Adamlar formaliteleri aşmışlar, kolaylaştırmışlar. Biliyolar ki bizler para harcamaya geldik, fethetmeye değil.İlk limanda Capiteneriaya gidip işini bitiriyosun. Sonra devam gezmeye. Gireceğin limanlar yatının boyuna ve draftına bağlı. Bir adet Italian Water Pilot almanızı tavsiye ederim. Her bilgi var. Bazı özel limanlar vardır mesela. Capri, Portofino, Porto Cervo gibi.. Buralar public porttur ama rezervasyon gereklidir ve uçuk derecede pahalıdır. İstenirse alargada da kalınabilir.Beşik gibi sallanırsınız. Amalfi, Positano, Sorrento...Buralar çok güzel yerlerdir. Yalnız Amalfi'de liman yok.Bi tane iskele var şanslıysanız yer bulursunuz. Burlarda deniz solugan yapar. Capri çok güzel bir ada, çok turistik, çok pahalı. Hiç unutmam 1 kilo kiraza 35 euro ödediydim. Üzerinde "imported from Turkey" yazıyordu. Venedik...Geçen yıl Bien Alle festivali için 10 gün kaldım. Yerim de san marc meydanı karşısındaydı.Harika bi yer. Yatla girişinden tutun, çıkışına kadar. Herşey deniz yolu ile sağlanıyor.Ama çok pahalı.Birçok marina var ama kotralar için 150gt üzeri izin ile girip çıkabiliyor ve de acentan olması gerek. Murano, Burrano'yu duymuşsunuzdur. Cam fabrikaları olan yerler hani. Ateş pahası buralar.
Şöyle yeni başlayanlar için ; Turgutreis’ten çıktık ve İtalya’ya
gidiyoruz. Hangi ayı tercih edelim ve tavsiye ettiğiniz yerlere göre sindire
sindire kaç hafta sürer bu seyrimiz? (Lütfen cevaplarken kişinin dönüşte
gitmek durumunda olduğu bir işyeri olduğunu da düşünün. Yani beş
ayda doya doya gezersiniz olmasın)
C.E. Senin dediğin bu geziyi italyanlar yapar, 1 ay tatilleri var.Bölüm bölüm yapabilirsen bu geziyi daha iyi olur.Güney Fransa, Sardunya-Corsica, Güney İtalya, Adriatik sahilleri, İonya denizi.. Bir kerede bitiriverisen bi dahaki seneye dünyayı dolaşmaya galgagosun... (kalkarsın)
M.B. Gerçekten
ucu açık bir soru . Şöyle ki 2006 da Turgureis'ten 2 misafirimiz ile 1
haftada İtalya'ya varmıştık, kendimizi çok da kasmadık ve Corint'ten de geçmedik. Mora yarımadasından dolaşmıştık üstelik. Ben plan yapacak olsam Kos, Astipalaia, Santorini, Milos, Peleponeise ve İon denizini aşıp Sicilya Ciracusa, Catania ve yukarıda saydığım diğer İtalyan kıyılarına giderim. Sicilya'ya kadar
hiç kasmadan 10 gün diyebilirim. Gece seyir gündüz dinlenerek pekala da
mümkündür. Sadece İon denizini geçerken biraz zaman alır, İtalya'da mistrale egede
melteme mutlaka dikkat etmek gerekir, bunun için en uygun zaman haziran ayıdır.
Amalfi |
Mykonos |
Eminim yüzlerce anılarınız
vardır..
C.E. Evet var ... (?!?)
M.B. Benim
açımdan yer yarılsa da içine girsem dediğim olay Symi limanında geçiyor. Symi limanına
girmiş demirimizi atmış rıhtıma doğru tornistan yanaşıyoruz,arka palamar
halatlarından sancak tarafındakinin toka olduğunu gördükten sonra arkaya
yardımcı olayım diye iskele taraftaki palamar halatının başına da ben geçtim,halatın
sahilde bağlı olup olmadığına bakmadan halatın boşunu alayım deyip olanca
gücümle halatı asıldım, ilk asılma anında hafif bir mukavemet hissetmemle
denize bir şeyin düştüğünü anlamam bir oldu,kafamı kaldırıp baktığımda elinde
benim palamar halatın ucu ağzından köpükler çıkararak çılgınca bağıran yunanlı
liman görevlisini gördüm, işte o an yer yarılsa da içine girsem dediğim
anlardan birisidir.halata artık nasıl hızlı çektiysem elinden halatı bırakacak
zamanı bulamamış bizim limancı neyse adamı denizden çıkarmaya yardım etmekle
etmemek arasında gidip gelirken tüm cesaretimi toplayıp adamı denizden
çıkaranların arasına katıldım,adamı rıhtıma çıkardıktan sonra abartısız 10
dakika boyunca hiç nefes almadan olanca hiddetiyle bana Yunanca bir şeyler
söyledi ( hiçte hoş olan şeyler değildi galiba)
Etrafımda
ne olup bitiyor diye kafamı bir kez daha kaldırdığımda oturduğu sandalyesinden
düşen kafedekileri, ağzındaki kahveyi karşısındakinin suratına püskürten tekne
sakinlerini ve ters dönmüş karafatma gibi çırpınarak kıç güvertede gülen
patronumu gördüm.tüm bunlar beni içinde bulunduğum buhrandan bir nebze kurtarsa
bile elindeki halatı cep telefonunu,telsizini,cüzdanını denize düşürme pahasına
bırakmayın kızgın ihtiyarı görmemle tekrar matem havasına bürünen ben adamdan
defalarca özür dileyerek vicdanımı rahatlatmaya çalıştım ama nafile,neyse ki
öfkesi bir nebze geçen ihtiyar limancı arkasını dönüp söylene söylene
uzaklaştı,.. adamcağız neden ben halatı çektiğimde elinden bırakmadı da öylece denize
düştü diye düşündüm,sanırım görevine sıkı sıkıya sarılmak bu olsa gerek.
İşin acı
tarafı bir sonraki sene yolumuzun tekrar Symi'ye düşeceğini öğrendiğimde adamdan
kendimi affettiririm diye birkaç hediye ve yaş üzüm rakısından oluşan paketi
kendisine taktim etmek istedim fakat adamcağızın öldüğünü öğrenmemle birlikte
bu planım suya düştü .Ruhun şad olsun umarım affetmişsindir beni yaşlı limancı.
Şimdilik bu kadar... Fransa ve İspanya güzergahları başka kaptan arkadaşlarımızla artık...