Sabah yolda biletlerimizi almak için Ege Birlik'i arayıp yer durumunu soruyoruz. Saat 08:30 “Alaçatı'dan çıktık..yetişir miyiz?”.. karşıdaki ofis memuru ne bileyim ben yetişir misiniz diyor.Gün güzel başladı hadi bakalım.Feribotta üst katta dalga serpintileri ve hafif yalpalanma eşliğinde Sakız'a doğru saat onda yol alıyoruz. 4 kişiyiz. Yalpalanmanın nedeni dalga yemeyelim diye kaptanın yolu uzatarak iskele omuzluktan gitmeye karar vermesi.Bu yüzden bizden sonra çıkan Ertürk feribotu misal yardırıp geçiyor bizi. O tam istikamet Sakız limanına biz hababam adanın kuzeyine gidiyoruz. Dön be abi şunlardan önce kuyruğa girelim.
Neyse döndük ama çok geç.. Öndeki feribot yolcuları çoktan pasaport kuyruğuna girmiş bile. Kuyruk biraz uzun demiycem kalın...5-6 kişi yan yana şeklinde ilerleyen bir kuyruk. Sağdan kaynak yapan yapana...Önümdeki yabancı uyruklu bir vatandaşı gelen geçiyor. Biz all passportuz bakma sen bize.Sıkış tepiş 45 dakkada bitiyor işlemler.Polisin önündeyim oh be...Siz pasaport polisinin önünde hangi şekle durursunuz.
a)Aslında gelmiycektim de zorla getirdiler pozu. yere bak ukala takıl muhtemelen adam sana o gözlüğü çıkar desin.
a)Aslında gelmiycektim de zorla getirdiler pozu. yere bak ukala takıl muhtemelen adam sana o gözlüğü çıkar desin.
b)Ne olur beni ülkenize sokun bakın ne kadar şirin gülümsüyorum pozu. Biraz endişe biraz heyecan en sonunda tenkyuuu.
c)Birileriyle birlikte sıradaysan adam damgayı vururken arkadaşlara laf atarak şakalaşma faaliyetlerinde bulunma. Az gül, biraz ciddiyet.
d) Tek başınayken “haftada bir pasaport kontolündeyim havam da var korkum da yok bascaksan bas kardeşim işim var" pozu.
Sakız ağacı |
Pyrgi deyiz. Pyrgi ortaçağ köylerinde biri. Arabamızı bir yere park edip köyün dar sokaklarında gezmeye başlıoruz. Pyrgi'deki evler hacıdedemin takkesi modeli.. Taşlar yer yer siyah beyaz televizyonlardaki reklam arası görüntüsü şeklinde…Balkonlardan sarkan domatesler balkonlara renk katmış Sokak aralarında gezip biraz fotoğraf çekip oyalanmadan Olympia köyüne gidiyoruz..Fotoğraf çekmek demişken bir gün yaşlı amca teyze fotoğrafı çekmekten dayak yememe az kaldı diyebilirim. Bi de uzaktan gizli saklı çekiyorum doğal olsun diye daha sakat..Bu yüzden kameraya gülümseyen sümüklü çocuk fotoğrafı çekip hem risk almamak hem de bunları Bodrum alaçatıdaki sosyetik ve bi o kadar entel sanat galerilerinde sergileyerek hava basmak daha fazla diye düşünürdüm hep ki geçenlerde bi arkadaşım güneydoğu gezisinde çekim yaparken çocuklardan biri para istemiş.
Olympia'nın da küçük bir köy meydanı var bir iki ufak cafe şirin bi yer ama bi Mesta değil. Artık sokak aralarında fotoğraf çekerken kadraja yok su sayacı girmesin yok telgrafın telleri görünmesin diye kasmaktan da vazgeçtim zira ne yaparsan yap çıkıyor,mümkünatı yok.. Sokaklardan yayılan sarımsaklı makarna midemin guruldamasına neden oluyor. Hani bi apartman kokusu vardır. Soğan salça...Hah işte bu köyde sokak kokusu bildiğin sarımsak.Köşede saçları yandan örülü bi teyze akşama yemekte adını bilmediğim bir ot yapacak onu ayıklıyor.Ara ara sakız kokusu geliyor...Ama yok bu makarna ...Ya da sarımsaklı ekmek de olabilir...Ya da biz çok acıktık.
Kadraja uyduların girmesinden daha vahimi kesinlikle iki tur otobüsü turistin girmesi. Hele yollar dar ise sokak mı çekiyosun turist kafası mı belli değil.O yüzden Mesta'ya girince biz tur otobüsünün tam tersi istikamette güzergahı tercih ettik...Bu köy bir ortaçağ köyü ve oldukça çekici.. Sakız'a bir daha geldiğimde bu köyde bi pansiyonda kalmayı düşünüyorum. Hatta Madreval pansiyonunda kalmayı düşünyorum.Tamam siesta kapalı da bu otelin girişi nerden?.Bu köyde bize mi denk geldi yoksa cenaze mi vardı bilmiyorum ama bütün 70 yaş üstü teyzeler rahibe gibi giyinmiş ve bastonlu..5-6 tane gördüm böyle net.(sonradan öğrendim ki dullar öyle giyinirmiş)
Kadraja uyduların girmesinden daha vahimi kesinlikle iki tur otobüsü turistin girmesi. Hele yollar dar ise sokak mı çekiyosun turist kafası mı belli değil.O yüzden Mesta'ya girince biz tur otobüsünün tam tersi istikamette güzergahı tercih ettik...Bu köy bir ortaçağ köyü ve oldukça çekici.. Sakız'a bir daha geldiğimde bu köyde bi pansiyonda kalmayı düşünüyorum. Hatta Madreval pansiyonunda kalmayı düşünyorum.Tamam siesta kapalı da bu otelin girişi nerden?.Bu köyde bize mi denk geldi yoksa cenaze mi vardı bilmiyorum ama bütün 70 yaş üstü teyzeler rahibe gibi giyinmiş ve bastonlu..5-6 tane gördüm böyle net.(sonradan öğrendim ki dullar öyle giyinirmiş)
Asabi ressam |
Ressam fotoğrafı çekecektim ki eyvah adam çaktı. Resmini çektiğimi sandı. Naapim ben resmini? Kopyalayıp korsan mı yapcam. İngilizce bilmiyor taklidi yapıp saçma salak flowers filan deyip çiçekleri gösterip inceden kaçtım..Bu arada yemek kokuları abarttı...şiştik... Bu dar mesta sokakları Rodos Old Town'ın minyatürü gibi.Hatta daha ıssız ve küçük olması daha keyif verici.Habire çok biliyomuşum gibi bi yerlere giriyorum ve o yer çıkmaz sokak çıkıyor.Zaten ne kadar kaybolabiliriz ki? Meydanında birkaç cafe var hemen yan tarafta da bir kilise.Ben bu sefer girmedim kiliseye çünkü bi an önce yemek yemeliyiz.Yolda bi bakkalda incir rakısı tattık ama bu sefer tattık ayıp olmasın bari alalım yapmadık.. Ben beğenmedim çünkü.
mestanın dar yolları |
Bir şeyler atıştırma işini Mesta Limanında yapıyoruz. Tamamen yanlış anlamaya ve ne istesek tersini getirmeye programlanmış bir baba oğul lokantasındayız.Burda da ahtapot kurutma düzeneği kurmuşlar.Ya sinek yapışmıyo mu ya bunlara?? Neyse..Bikaç kalamar ahtapot yedikten sonra Sakız'a dönüyoruz. Yolda hayalet köy Anavatos var ama oraya girmiyoruz zira bi an önce kıtlıktan çıkmışız gibi market alışverişi yapmamız lazım.Yollarda yanmadıysa sakız ağaçlarından çok kaza yapanların anısına mum yakılan haçları görüyorsunuz.
yol kenarında orda bir kazada hayatlarını kaybedenlerin anısına yapılan anıtlar |
2012 Büyük Sakız yangınından sonra ağaçlar |
Sakız'da siesta |
Reçelci Rena |
yine tavsiye üzerine gidip feribotu beklediğimiz Dolphins restaurant. Aşşadaki adalardan hem daha ekonomik üstelik dünyayı yiyorsunuz..Burda şiddetle tavsiye ettiğim yemekse saganaki. Ben ahtapot dışında bütün deniz ürünlerini adalar gibi yapamadığımız konusunda ısrarlıyım. Yok bişey bi sos bi detay var ki yunanlılar gibi yapamıyoruz.Ama bakın ahtapotu mesela ben bizde daha çok seviyorum.
Saganaki |
Şimdi yazıyı baştan okudum da,ay rezilllik yahu yedik içtik ettik turu gibi anlatmışım..Demek ki Sakız deyince de aklıma yemek gelecek. Ama Yani işte Sakız bu kadar.. Neler var nereleri görelim derseniz işte bu 3 köy yeter bence..Adanın batısında pek bi numara yok..Zaten bugüne kadar gittiğim bütün Yunan adalarının merkezi de Türkiye ye bakıyor. Arkamızı sağlama alalım diye bize bakarak yerleşmişler galiba..Kalmalı gideceksiniz ben kesinlikle Mesta derim.Biraz tarihi gezecek bi iki yer yazmazsam kendimi kötü hissedicem. Evet bizim durmadığımız Anavatos köyünde 1822 yılında 400 kadar köylü osmanlılara teslim olcağımıza şu vadiden kendimizi aşağı atarız demişler ve atmışlar..Bunun yanısıra kendinizi kötü hissedebileceğiniz Néa Moni manastırına gidebilirsiniz. Burası aynı zamanda Samoslular tarafından kışkırtılıp isyan eden Khiosluların osmanlılar tarafından öldürüldüğü yer ve manastırın bir köşesinde kafataslarının dizildiği dolap var.
Ve gelelim günümüze.Elimizdeki poşetler yetmemiş olmalı ki bir de Freeshop'da abartıyoruz... Çeşme'nin gürültüsünden, süsünden, püsünden, abartılı sosyetesinden, saçtığınız hava paralarından tamamen aykırı bi yere gitmek için 45 dakika mesafedeki Sakız tam size göre. 2 bilemedin 3 gün sessizlik sakinlik güzel yemekler ve reçeller için hele bir de Çeşme'deyseniz Sakız'a mutlaka uğrayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder