Sayfalar

1.11.13

Bekle Bizi Akdeniz -(Yunanistan - Adriyatik - İtalya)




Akdeniz için kazığı yiyen de rüzgarı yiyen de şereflidir!!!

Şimdi sırada da iki kaptanın rutin Akdeniz seyirlerinden bir demet...(Politikacı gibi girdim trt müzik spikerine bağlayarak bitirdim...)

- Phoenix, dönüşünüz ne zaman?
- 2 ay sonra.
- Aurastel, dönüşünüz ne zaman?
- Eylül 15.

Dönüş tarihlerini hep öğrenmek istiyoruz da bir defa da sorduk mu nerelere gideceksiniz, ne yiyecek ne içeceksiniz diye… Önce kaptanlık mesleklerinden girizgah yaparak Yunanistan, Hırvatistan, İtalya'ya kadar olan rota tavsiyelerini soruyoruz Cihan Eser ve Mehmet Baylan’a. Umarız onların tercihleri yatçılar için güzel bir yol haritası seçeneği olur. (ikisi de büyük şiveli Bodrumludur anlamadığınız yer varsa işaretleyin sonra sorarsınız)


Kaptan kime denir?

Mehmet Baylan Kaptan denizci sıfatını almak için ömrünü denize adamış, sorumluluk almaktan çekinmeden doğaya karşı mücadele etmekten haz duyan ,özlemlerini hasretlerini dizginleyebilen, deniz kızları gerçek olsa karaya adımımı atmam diyen ve işini bir yaşam biçimi olarak kabul eden insan topluluğudur. Ha bir de şu var ki; bizler bir ayağı karada kaptanlarız, yaptığımız işin yarısı denizcilikse diğer yarısı da turizmdir.

Cihan Eser - Deniz turizminde kaptanı daha farklı yorumlarım. Kaptan sorumluluğunun içine daha fazla özel sorumluluk, uyumluluk daha çok organizasyon, daha çok samimiyet, daha çok güven, daha çok pratiklik girer. Yat kaptanlığı bu yüzden çok daha farklıdır. Misafirlere ve personele karşı hiyerarşi değil daha yumuşak bir tutum sergileyen bir kişilik gerektirir. Kısaca “Gemisini yürüten KAPTANDIR!” diyemeyeceğim. 
Wait for us whiteseaasdfghjkl:)

Biriniz motoryat diğeriniz yelkenli kullanıyorsunuz. Ege ve Akdeniz’de saat kaçta seyre başlamak makbuldür? Hakikaten Akdeniz’in denizi deli midir? Yoksa deli olan Karadeniz miydi? Bilemedim şimdi. Şöyle sorayım; Akdeniz ve Ege’nin karakterini nasıl tanımlarsınız?

M.B. Benim ağalar (patronlar) yelkeni de denizi de iyi bilen seven insanlar, dolayısıyla motoryatların sabahın erken saatlerinde geçtikleri yerleri biz rüzgarın esmeye başladığı denizin kudurduğu zamanda geçiyoruz. Şeytanın karı boşladığı zamanda yani. Ege Denizi’nde güvenli seyir edecekseniz en makbulü sabahın erken saatlerinde başlayıp öğlen olmadan gece konaklayacağınız yere demirlemektir, malum meltem sezonu. Fakat belirttiğim gibi bizde bu durum tam tersidir. Akdeniz ve Ege Denizi şımarık, yerinde duramayan afacan küçük çocuklar gibidir. Akdeniz diğerine göre “Dur oğlum, fazla ileri gittik!” diyen sorumlu kardeştir. Ege evin küçük şımarık oğludur ama bir o kadar da afacan ve sevimlisidir.

C.E. Batı Akdeniz’in Mistral’i, Scirocco’su, Ege Denizi’nin Meltem’i benim için bayağı bir meşhur. En iyisi teknolojiyi kullanarak havaya göre misafirlerimizin rahat bir tatil yapmasını sağlamak. Havadan dolayı bir yerde kalmak zorunda kaldıysak alternatif şeyler düşünmeliyiz. Bu noktada kaptan ve personeli önem kazanır. “Akdeniz salavat getirtir, Ege perişan eder.” diyebilirim.

Astipalya

Buradan goyveriyon İstanköy… Sonra? Size göre Yunan Adaları’nın enleri nereler? En turistik? En sakin? En pahalı? Rüzgarı pek fena? Vs…

C.E. Yunanistan’ın Batı tarafı sakinlik yönünden çok güzel, Ege tarafı çok turistik. Biz Türkler çok seviyoz, bir de evi sırtında gezenler.

M.B. Ben sakin, turizmin mahvetmediği doğal güzelliğini koruyan adaları beğeniyorum. Örnek verecek olursak Kefalonya, Milos, Gaidharos, değişik mimarisiyle Symi, Anafi ve tabii ki Girit. En turistikleri Santorini, Rodos, Mikenos, Korfu, Paros, Samos, Patmos ve nudistlerin adası İos ve Zacyhintos. Bu saydığım adalar aynı zamanda en pahalı adalar listesinde başı çekmekteler. Yazın meltem sezonu ile rüzgarsız Yunan adası yoktur ancak daha az olanlar hangileri derseniz; güneydeki adalar ve Mataban (Mora) etrafındaki adalar idare eder. En sakin ada ise bizler tarafından eşek adası olarak bilinen Gaidharos. Açık ara birinci sırada bence. Sadece bir iki taverna, beş altı hane nüfus ama eşsiz bir koy ve turkuaz rengi deniz.

her yunan adası dendi mi karşımıza çıkan o malum görüntü


Santorini eşekleri

Nedir bu Mikonos ve Santorini merakı? Orada nerelere bağlanırsınız? Genel olarak Akdeniz’deki marinalardan memnun musunuz? Birkaç restoran ismi de tavsiye etseniz dadından yenmez…

C.E. Hakikaten güzel yerler. Mikonos’un gece yaşantısı ve Delos Adası’ndaki tanrıların mezarları, bakir küçücük koyları, denizi çok güzel. İnsan kendini özgür ve çok rahat hissediyor. Santorini… Güneşin batışı bir başka bu volkanik adada. Liman yok, şamandıralarda sallanır durusun. Amma el yapımı şarabı çok güzel. Anafi’ye gidin, turkuaz denizi harika. Lokanta olarak yalı gıyında hangi lokantaya gidersen git deniz ürünleri taze ise memnun olursun. Şarabı da ev yapımı ise gel keyfim gel. Gazeteye çıkan, hakkında makale yazılan lokantalar pahalı olabiliyor.

M.B. Mikonos… Valla milletin bu adada ne bulduğunu anlamış değilim. Yunanistan turizminin “Mekkesi” olarak kabul ediliyor ama nedenini anlayamadığım turizmin mahvettiği bir garip ada. Dar sokakları, mavi beyaz evleri zaten tipik Yunan mimarisi. Ada halkı kendi arasında bile İngilizce konuşuyor artık. Yüksek sezonda taksi bulmak samanlıkta iğne aramaktan farksız, barınacak marina ve liman olmayışı da cabası. Adanın güneyinde barınabileceğiniz birkaç koy mevcut ama limanı dar ve boş yer bulmak neredeyse imkansız. Meltem, kucağında patlayan gereksiz ada. “Nü olarak güneşlenmek istiyorum.” diyorsanız, Mikonos Paradise Beach tam biçilmiş kaftan.

Santorini, ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken volkanik ada. Karşıdan görüntüsü “vay be” dedirten ama şehre çıktığınızda Mikonos izlenimini veren doğa harikası. Girit’ten sonra sanırım en kaliteli şaraplar bu adada yapılmakta, “Şarap Müzesi” ise gidip görülesi yeri. Şehir kraterin tepesinde. Ulaşım 10 dolara katır, eşek, at veya teleferikle yapılabiliyor. Kesif tezek kokusu yürümeyi zorlasa da yaya da çıkılabilir. Kalabileceğiniz birkaç nokta var; acenteniz yoksa tonozlara bağlanmak mümkün değil ve sürekli sallanmayı göze alacaksınız. Çok korunaklı değil, içeriye girip çıkan kruvaziyer gemilerin dalgası ile daha rahatsız edici bir yer.
Finikia daha sakin, Thriya 4-5 mil mesafede. Yaşlı bir Yunan pancar motor teknesiyle gelip sizin tonozunu bağlar, sonra 100 avro toka eder. Burada şehre ulaşım sadece katır sırtında ya da yürüyerek...
Yüksek sezonda acentasız hiçbir marinaya girmek mümkün değil. Gemicilere verdiğiniz 500-600 avro bahşişler ise cabası, aman sizinkiler duymasın, adamlarda bir doymuşluk var ki sormayın! Burunlarından kıl aldırmıyorlar, kapris tavan yapmış. Biliyorlar ki siz çıksanız 100 kişi sırada bekliyor, dolayısıyla umurlarında değilsiniz. Yalnız İtalya’da ve Fransa’da birkaç marinada dikkatimi çeken bir şey oldu: Her gün sabah oranın yüksek tirajlı gazeteleri ve İngilizce yayınlar teknenize bırakılıyor ve her teknenin kendisine ait çöp konteynırı bulunuyor ama yine de bir D-Marin Turgutreis değil. Ben gittiğim yerde turistlerin tıka basa doldurduğu yerlerden ziyade yerel halkın tercih ettiği salaş mekanları tespit etmeye veya yerel esnaftan öğrenmeye çalışırım. Genellikle tavsiyelerinin yüzde 70-80’i doğru çıkar.

Zatun - Hırvatistan

Corint
Montenegro
Yunanistan’dan direkt çizmenin ucuna mı geçiyorsunuz yoksa Adriyatik’te mi seyrediyorsunuz? Hırvatistan ve Slovenya’da nerelere bağlanalım? Sibenik’teki D-Marin Mandalina Marina’ya gittiniz mi?

M.B. Size bağlı… Mataban’ı dolaşmak hem yolu uzatıyor hem de sıkıntılı, dolayısıyla paraya kıyıp Korint’ten geçmek daha akla uygun ama Mora Yarımadası da boş geçilmemeli, mutlaka görülmelidir ki her yerinden Osmanlı mimarisi fışkırmakta… Son beş yıldır moda; Adriyatik, Hırvatistan, Venedik. Montenegro, Slovenya ve Arnavutluk yeni yeni kabuğundan sıyrılıp turizme arz ettiler. Hırvatistan ise herkesçe malum. Split, Dubrovnik, Zadar, Hvar, Sibenik gibi önemli turizm merkezlerine sahip. Mandalina Marina’ya bu yaz gidiyorum kısmetse, 3 aylık rezervasyon yaptık. 

C.E. Havaya ve yakıt durumuna bağlı, bir de zamana. Kaptan verir kararı. Slovenya’ya zaten temmuzdan önce gitmemek lazım. Güzel yerler de, çok yağmurlu oluyor. Buralarda yatınızı sokup bağlayabileceğiniz her koy güzel. Bora denilen rüzgarlara dikkat etmek gerekiyor. D-Marin Mandalina Marina’da 10 gün kaldım. Çok güzel bir marina. Marina müdürü Artun Bey’e gerek ilgisinden gerekse misafirperverliğinden dolayı tekrar çok teşekkür ederim. 

Sibenik

Sibenik

     Geldik İtalya’ya..Burda hangi limanları tavsiye edersiniz? Bağlama ücretleri nasıl? Palamar hizmeti ücretli mi? ve bürokratik işlemler kolay mı?.Bir de kişisel olarak ben Amalfi’yi merak ediyorum

M.B. İtalya'da tabii ki mafyanın doğum yeri Sicilya'dan başlayarak kuzeye doğru yol almak oldukça eğlencelidir.belli başlı sayacak olursak ;
Sicilya da Sirracuza ve Etna yanardağını içinde barındıran Catania ki sahil şeridinden bile tepesi daima dumanlı fokurdayan Etna'yı görmek eşsiz bir tecrübedir.ardından messina kanalından geçip korku filmindeymişsin gibi hissettiren stronboli volkanik adası eşsiz bir diğer tecrübedir,burası da etna gibi sürekli aktif patlamaların yaşandığı volkan adasıdır.daha sonra Capri, Ischia, Ponza, Amalfi, Napoli, Roma, Sardinia Adası, Elba Adası, Laspezia, Genoa, Portofino vs aklıma gelenler şimdilik bunlar. Sardinya adası sanırım Akdeniz'in en pahalı marinalarını içinde barındırmakta.Marina ücretleri Türkiye ile kıyas olmucak şekilde pahalı. Liman görevlisine bahşiş vermek sanırım gelenek haline gelmiş almadan gitmiyorlar. Capri'de kalabileceğiniz iki yer var marina Piccola ve Marina Grande ki burası ana limanıdır. Yerleşim tepelerde kurulu bir diğer gereksiz abartılmış ada.
Amalfi ise görülesi mükemmel yer.Tek kusuru limanı veya korunaklı demirleme yeri olmayışıdır.küçük bir liman vardır ki orası da yerel balıkçılar ve  botlar tarafından zapt edilmiştir. şehre karşıdan bakmak bile bu eziyeti unutturur.Etrafa yayılan nefis İtalyan mutfağının kokusu da cabasıdır.

C.E. Adamlar formaliteleri aşmışlar, kolaylaştırmışlar. Biliyolar ki bizler para harcamaya geldik, fethetmeye değil.İlk limanda Capiteneriaya gidip işini bitiriyosun. Sonra devam gezmeye. Gireceğin limanlar yatının boyuna ve draftına bağlı. Bir adet Italian Water Pilot almanızı tavsiye ederim. Her bilgi var. Bazı özel limanlar vardır mesela. Capri, Portofino, Porto Cervo gibi.. Buralar public porttur ama rezervasyon gereklidir ve uçuk derecede pahalıdır. İstenirse alargada da kalınabilir.Beşik gibi sallanırsınız. Amalfi, Positano, Sorrento...Buralar çok güzel yerlerdir. Yalnız Amalfi'de liman yok.Bi tane iskele var şanslıysanız yer bulursunuz. Burlarda deniz solugan yapar. Capri çok güzel bir ada, çok turistik, çok pahalı. Hiç unutmam 1 kilo kiraza 35 euro ödediydim. Üzerinde "imported from Turkey" yazıyordu. Venedik...Geçen yıl Bien Alle festivali için 10 gün kaldım. Yerim de san marc meydanı karşısındaydı.Harika bi yer. Yatla girişinden tutun, çıkışına kadar. Herşey deniz yolu ile sağlanıyor.Ama çok pahalı.Birçok marina var ama kotralar için 150gt üzeri izin ile girip çıkabiliyor ve de acentan olması gerek. Murano, Burrano'yu duymuşsunuzdur. Cam fabrikaları olan yerler hani. Ateş pahası buralar.

Şöyle yeni başlayanlar için ; Turgutreis’ten çıktık ve İtalya’ya gidiyoruz. Hangi ayı tercih edelim ve tavsiye ettiğiniz yerlere göre sindire sindire kaç hafta sürer bu seyrimiz? (Lütfen cevaplarken kişinin dönüşte gitmek  durumunda olduğu bir işyeri olduğunu da düşünün. Yani beş ayda doya doya gezersiniz olmasın)

C.E. Senin dediğin bu geziyi italyanlar yapar, 1 ay tatilleri var.Bölüm bölüm yapabilirsen bu geziyi daha iyi olur.Güney Fransa, Sardunya-Corsica, Güney İtalya, Adriatik sahilleri, İonya denizi.. Bir kerede bitiriverisen bi dahaki seneye dünyayı dolaşmaya galgagosun... (kalkarsın)

M.B. Gerçekten ucu açık bir soru . Şöyle ki 2006 da  Turgureis'ten 2 misafirimiz ile 1 haftada İtalya'ya varmıştık, kendimizi çok da kasmadık ve Corint'ten de geçmedik. Mora yarımadasından dolaşmıştık üstelik. Ben plan yapacak olsam Kos, Astipalaia, Santorini, Milos, Peleponeise ve İon denizini aşıp Sicilya Ciracusa, Catania ve yukarıda saydığım diğer İtalyan kıyılarına giderim. Sicilya'ya kadar hiç kasmadan 10 gün diyebilirim. Gece seyir gündüz dinlenerek pekala da mümkündür. Sadece İon denizini geçerken biraz zaman alır, İtalya'da mistrale egede melteme mutlaka dikkat etmek gerekir, bunun için en uygun zaman haziran ayıdır.

Amalfi

Mykonos

Eminim yüzlerce anılarınız vardır.. 

C.E. Evet var ... (?!?)

M.B. Benim açımdan yer yarılsa da içine girsem dediğim olay Symi limanında geçiyor. Symi limanına girmiş demirimizi atmış rıhtıma doğru tornistan yanaşıyoruz,arka palamar halatlarından sancak tarafındakinin toka olduğunu gördükten sonra arkaya yardımcı olayım diye iskele taraftaki palamar halatının başına da ben geçtim,halatın sahilde bağlı olup olmadığına bakmadan halatın boşunu alayım deyip olanca gücümle halatı asıldım, ilk asılma anında hafif bir mukavemet hissetmemle denize bir şeyin düştüğünü anlamam bir oldu,kafamı kaldırıp baktığımda elinde benim palamar halatın ucu ağzından köpükler çıkararak çılgınca bağıran yunanlı liman görevlisini gördüm, işte o an yer yarılsa da içine girsem dediğim anlardan birisidir.halata artık nasıl hızlı çektiysem elinden halatı bırakacak zamanı bulamamış bizim limancı neyse adamı denizden çıkarmaya yardım etmekle etmemek arasında gidip gelirken tüm cesaretimi toplayıp adamı denizden çıkaranların arasına katıldım,adamı rıhtıma çıkardıktan sonra abartısız 10 dakika boyunca hiç nefes almadan olanca hiddetiyle bana Yunanca bir şeyler söyledi ( hiçte hoş olan şeyler değildi galiba)
Etrafımda ne olup bitiyor diye kafamı bir kez daha kaldırdığımda oturduğu sandalyesinden düşen kafedekileri, ağzındaki kahveyi karşısındakinin suratına püskürten tekne sakinlerini ve ters dönmüş karafatma gibi çırpınarak kıç güvertede gülen patronumu gördüm.tüm bunlar beni içinde bulunduğum buhrandan bir nebze kurtarsa bile elindeki halatı cep telefonunu,telsizini,cüzdanını denize düşürme pahasına bırakmayın kızgın ihtiyarı görmemle tekrar matem havasına bürünen ben adamdan defalarca özür dileyerek vicdanımı rahatlatmaya çalıştım ama nafile,neyse ki öfkesi bir nebze geçen ihtiyar limancı arkasını dönüp söylene söylene uzaklaştı,.. adamcağız neden ben halatı çektiğimde elinden bırakmadı da öylece denize düştü diye düşündüm,sanırım görevine sıkı sıkıya sarılmak bu olsa gerek.
İşin acı tarafı bir sonraki sene yolumuzun tekrar Symi'ye düşeceğini öğrendiğimde adamdan kendimi affettiririm diye birkaç hediye ve yaş üzüm rakısından oluşan paketi kendisine taktim etmek istedim fakat adamcağızın öldüğünü öğrenmemle birlikte bu planım suya düştü .Ruhun şad olsun umarım affetmişsindir beni yaşlı limancı.    

Şimdilik bu kadar... Fransa ve İspanya güzergahları başka kaptan arkadaşlarımızla artık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder